Çağdaş insan tanımına uyan ilk izler Afrika’da bulundu ve yaklaşık 300.000 yıl öncesine dayanıyor. O zamandan beri merak ediyor, sorguluyor, keşfediyoruz. Merakımız bize pek çok şey öğretti ve varlığından haberimizin bile olmadığı ıssız diyarlara yolculuk yapmamızı sağladı. Ancak daha keşfedilmeyi bekleyen koskoca bir bilinmez var. Biz insanlar için gezegenimizin pek çok yeri sır olarak kalmaya devam ederken gezegenimizin dışında da bambaşka bir dünya var.
Evrenin oluşumuna dair farklı teoriler olsa da en çok benimsenmiş olanı Big Bang (Büyük Patlama) teorisidir. Bu teori evrenin, sıfır hacimli ve çok yüksek bir enerji potansiyeline sahip, sıkışmış bir noktanın patlamasıyla oluştuğunu savunuyor. Sürekli genişleyen evrenin her yerinde geçerli olan fizik kanunlarından kütleçekimi kanunu vasıtasıyla bağımsız gazlar birleşerek gökadaları (galaksiler) oluşturdular. Aynı evrensel fizik kanunu neticesinde gök adalar da birbirlerine yaklaşarak devasa gruplar oluşturdu. Gökadalar içinde yıldızlar ve bazı yıldızların çevresinde sistemler oluştu. İçinde yaşadığımız Güneş Sistemi bunlardan birisidir. Keşfedebildiğimiz evrende 400 milyardan fazla gökada ve 300 sekstilyon (3 × 1023) yıldız olduğu tahmin edilmektedir.
Gezegenimizin hacmi 1 097 509 500 000 000 000 000 metre küptür. Bu çok büyük bir sayı olsa da aslında Samanyolu’nda sadece %0.00000000000000000000000000000000000000007’lik oranda yer kaplıyoruz. Samanyolu ise 93 Işık Yılı yarıçaplı evrenin yalnızca % 0.00000000000000042’sine karşılık geliyor. Kendimizi bir kum tanesine benzetsek çok da yanlış olmaz sanırız.
Emin adımlarla ilerlesek de bugün, evrenin çok küçük bir bölümü hakkında bilgi sahibiyiz ve daha öğreneceğimiz çok şey var. Kendimizi geliştirmeye ve sınırları aşmaya devam ediyoruz. Umarız siz de bu koskoca evrende mutluluğu ve huzuru bulursunuz zira burada her şeye yetecek kadar yer var.
Ceylin Akdeniz
Kaynakça:
